– Eskiden hiç böyle bir adam değildi. Cebi azıcık para görünce çok bozdu. Para onu çok değiştirdi.

– Peki ya o kadına ne demeli? Yani iyi ki bir dizide oynadın! Bu ne hava, ne çalım? Bir memnuniyetsizlik, bir kapris sorma gitsin.

– Seçilmeden önce gayet iyi, hoşsohbet bir adamdı. Şimdi güçlü oldu ya? Böyle bir üstten bakmalar, küçük görmeler… Sanırsın şu karşıki dağları o yaratmış.

– Baksan daha 22 yaşında ama sosyal medyada bu kadar takipçisi olunca tabii sen bir ukala ol, bir herkesi bozmalar falan…

Bu yukarıdakileri tanıdık geldi mi? İlla ki herkesin hayatında bu yukarıdakilerden bir tane vardır. Sosyal statü, güç, şöhret veya para insanı değiştirir derler. Eskisine göre daha, sözüm ona, “iyi” konumda olan insanların büyük bir bölümü güya değişir. Hikaye de hep aynıdır. Aslında eskiden süper bir insandır fakat sonra bir anda değişir.

Bir de tabii Bill Gates, Warren Buffet, Mark Zuckerberg ve diğerleri gibi daha yaşarken servetlerinin %99’unu bağışlayan insanları görürsünüz. Onlar için de şöylesi şeyler söylenir: “O kadar para bende olsa ben de herkese yardım ederim / ben de paramı bağışlarım.”

Bugüne kadar umarım iki türlü de konuşmamışsınızdır. Zira birazdan da anlatacağım gibi bunlar pek doğru bakış açıları değil.

Geçtiğimiz hafta yetenek, çok çalışmak ve karakter dinamikleri arasında matematiksel bir bağ kurmaya çalışırken analitik düşünme yeteneği benden daha gelişmiş insanlara (bkz. mühendisler, yazılımcılar, vb.) denk geldikçe konu hakkında fikirlerini soruyordum. Bir yandan da YouTube’dan yetenekli insanları izliyor, notlar alıyordum. Bu matematiksel bağı kurabilirsem hem benim kolayca uygulayabileceğim, hem de merak eden başka insanların kolayca içselleştirebileceği bir yöntem oluşturulabileceğini düşünüyordum. Ben bunlarla uğraşırken 8 Kasım’da Donald Trump, Amerika Birlieşik Devletleri’nin 45. başkanı oluverdi. Pek çok insan böylesi bir gelişmeyi beklemediği için de bu konuda dünya çapında bir sohbet başladı. Onlara göz atarken aklıma önce bizim devlet adamaları ve sonra Mustafa Kemal Atatürk geldi. Sonra pek çok sanatçı, sporcu, girişimci, bilim insanı aklımdan bir bir geçerken bu matematiksel ifadelerden de esinlenmiş olarak “çarpan” konusunu yazmaya karar verdim.

Yazının özeti şu:

Hayattaki pek çok dinamik çarpan görevi görür. Bunu hangi yönde kullanacağınız direkt olarak karakterinizle ilgilidir.

Anlatayım fakat gelin önce sizinle bir yerde bir şeyler yiyelim. Hesap da 20 TL tutsun. Diyelim ki hesabı siz ödediniz. Bahşiş de bırakır mıydınız? Eğer Çin’in bazı bölgelerinde ve Japonya’da yaşamıyorsanız o bahşişi bırakmanız gerekiyor. Peki, bıraksaydınız kaç para bırakırdınız? Dünya genelinde kabul gören bahşiş tutarı hesabın en az %10’u ve en çok %20’sidir. Türkiye’de bu rakam genellikle %10-15 bandında seyreder. O halde 20 TL hesap için en az 2 TL bahşiş bırakmanız gerekirdi. Peki hesap 250 TL gelseydi 25 TL; 3.700 TL gelseydi 370 lira bahşiş öder miydiniz? Bir bahşiş için 400 TL gönlünüzden kopar mıydı?

Peki bir restorana gidince veya bir taksiye binince aksi davrandığınız oluyor mu?

Dilencileri veya çöp toplayanları görünce nasıl davranıyorsunuz?

Bunlar burada bir dursun. Bu blogu her yaştan insan okuyor. Fakat okuyucuların %51’le büyük çoğunluğu yaşları 25-34 arasında değişen insanlar. Özellikle yirmili yaşlarınızdaysanız henüz yeterli parayı kazanamıyor olabilirsiniz. Fakat biz farz edelim ki, hepimiz kendi hayatımızı devam ettirecek parayı kazanıyoruz. Bir aile kurduysak onların da bir şeyini eksik etmeden yaşayabiliyoruz. Şimdi soruyorum, geriye kalanı n’apıyorsunuz? %10’nuyla, %1’iyle bir yerlere yardımda bulunuyor musunuz?

Hadi cevap olarak “kazandığım para bana yetmiyor” dediğinizi, benim de bunu kabul ettiğimi düşünelim. Peki maddi destek sağlayamıyorsanız zamanınızı ya da emeğinizi bir başkasına destek olmak için ayırıyor musunuz? Hadi “zamanım yok” ve “işten gelince çok yorgun oluyorum” gibi bahaneleri cevap olarak kabul ettiğimi düşünelim. Peki kullanmadığınız eşyalarınızı ihtiyaç sahiplerine veriyor musunuz? Yolda gördüğünüz yaşı sizden büyük insanların ellerindeki torbaları taşıyor musunuz? Otobüste yaşlılara, hamilelere yer veriyor musunuz?

Yardımseverlik, alçak gönüllülük, emeğin kıymetini bilmek, ayakları yere basmak, kibir sahibi olmamak, ukalalık yapmamak gibi konular maddi durum veya statü değil; karakter meselesidir. Bugün parasının, zamanının, sabrının, özverinin, emeğinin %1’ini dahi bir başkasına harcamayan insanlardansanız; yarın böyle olacağınızı size düşündüren nedir?

Yarın daha çok paranız olunca bir anda karakterinizin de değişeceğini düşündüğünüzün farkında mısınız?

Sıradan insanların gücü bulduklarında akıllarını kaybetmeleri edebiyat ve sinema gibi sanat dallarında çokça işlenen bir konudur. Fakat bu konunun haber değeri taşımadığı için kimsenin konuşmadığı şöyle bir tarafı da bulunur: Para, şöhret veya güç gibi dinamikler çarpan görevi görürler. Bu dinamikler gerçek kişiliğinizin baskın özelliklerini çarpan, çoğaltan, katlayan, hızlandıran etkilerle arttırırlar. Kimsenin karakteri bunlara sahip olunca değişmez. Bir insan bu dinamiklerin herhangi birinde ani bir artış yaşadığında elbette dengesi bozulur. Fakat sonra karakteristik özellikleri sayesinde/yüzünden daha önceden olduğu kişi olmaya devam eder. Bizim dikkatimizi çekmesinin nedeni bu özelliklerin daha görünür hale gelmesidir.

Bugün 10 lirasının 1 lirasını bir emek sahibinden esirgeyen, günde aldığı 23.000’e yakın nefesin bir tanesini bile iyi bir şey için harcamayan bir insan, yarın resimde gördüğünüz 75 milyon dolarlık yatı alınca da değişmez, değişmeyecektir.

Keza bugün kendi işine bakmak yerine bir başkasının nasıl olduğuna kafa yoran bir insan, şartları, sözümona, iyileşince de yine başkalarının nasıl olduyla ilgilenir. Karakter, karakterdir. Bakımsız bırakırsanız 7’sinde neyse 70’inde de o olur. Emek edip bakar, üzerinde çalışıp geliştirirseniz en büyük çarpanınız haline gelir.

Resimdeki yatın adı “Silver Fast”. Türkçesi “Gümüş Hızlı”. Hızı sizin olsun, bana çarpanınızın değerini söyleyin:

Sizin karakter bakır mı, gümüş mü, yoksa altın mı?

Kaynakça ve Notlar:

1. Fotoğraflar: 1

2. “How many breaths do you take each day”, U.S. Environmental Protection Agency Blog